Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Posts Tagged ‘Kaos Teorisi’

Paradigma önceleri “keşif” ile ilgiliydi. Kaos Teorisi ile başlayan süreç dijital devrim ile olgunlaştı; bugün paradigma artık sadece keşif değil aynı zamanda “icat” ile de ilgili.

 

Dijital devrim “paradigma” kavramına yeni bir bakış açısı mı getiriyor? Dijital Paradigma’dan bahsetmek mümkün mü? Geçtiğimiz günlerde kadim dostum GBMC’nin bölge yöneticisi Murat Özbilen’in paradigma konusunda vermiş olduğu konferansı dinlerken aklıma gelen sorular bunlardı.

Thomas Kuhn’dan beri paradigma kavramı sürekli bir kabuk değiştirme sürecinde. Kuhn’un bilimsel devrimler için getirmiş olduğu bu tanım, en az bilim çevreleri kadar global iş dünyası tarafından da kabul gördü. Önceleri köklü değişiklikler, daha sonra her türlü değişim ve farklı bakış açısı “paradigma” kavramının altında anılır oldu. Son dönemde “yıkıcı teknoloji” olgusu da aslında paradigmanın yeniden tanımlanmış bir hali olarak yorumlanabilir.

Paradigma olgusu iş dünyasına girdikten sonra şimdi de dijital devrim ile bir kez daha yeniden üretiliyor. Özü gereği paradigma, “icat”tan ziyade “keşif” ile ilgilidir. Örneğin Einstein’ın, Newton’a göre daha farklı bir açıdan bakışı fizik kanunlarının yeniden tanımlanmasına neden oldu. Ancak her ikisi için de şu nokta ortaktır: Doğada atom ve üstü fizik için de atom-altı fizik için de geçerli olan mekanik Newton ve Einstein’dan önce de vardı; onlar sadece “keşfettiler”.

Dijital devrimden önce idrak edilen ve Kaos Teorisi adıyla anılan dönem belki de keşiften icada geçişin yumuşak bir şekilde gerçekleşmesini sağladı. Görünürde birbiri ile ilgili olmayan olgu veya devinimlerin aslında birbirini (mikro düzeyde bile olsa) etkilemekte olduğu olgusu insan aklını bu tür ilişkileri kurmak üzere zorlamaya başladı.

Bugün bir sonraki öldürücü (veya yıkıcı) teknolojiyi icat etmek isteyenler tanım gereği dünyaya öteki herkesten farklı bakmak zorunda. Arama motoru savaşları tam bitti derken iki genç bambaşka bir algoritma ile dünyanın huzuruna çıktı ve internette arama işine hem paradigmadik olarak yeni bir soluk getirdi hem de tüm piyasayı ele geçirdi. Bu başarı, Google’ın arama motoru firması olmanın da ötesine geçmesini olanaklı kıldı.

Müzik sektörünün başına gelenler tipik bir paradigma sıçraması / paradigma tutulması örneğidir. Dijitalleşmenin iş modellerini değiştirmeyeceğini düşünen müzik endüstrisi firmaları, bugün gelinen noktada piyasayı Apple gibi, Spotify gibi sektörün içinden gelmeyenlere kaptırmış durumda.

Gazlı içecek satıcılarının yapamadığını global müzik piyasasına giren bu yeni oyun değiştiriciler yaptı. Her evde su akan musluğun yanında gazlı içecek akan bir musluğu aylık sabit bir fiyata sunmak hayali gerçek olmadı. Ancak aylık sabit bir ücret karşılığı sınırsız müzik dinlemek mümkün. Hem de sadece evde değil; bulunduğunuz her yerde.

Dijital devrim, genç kuşakları cesaretlendiriyor. Toplumsal yaşamı oluşturan, kültürel ögeleri yeniden tanımlamak, yeniden yorumlamak için. Önceki paradigma sıçramasını yapanlardan farklı olarak, getirecekleri şeyler orada dijital doğanın içinde bir yerde keşfedilmeyi beklemiyor.

Daha ziyade o kişilerin beyinlerinde, hayallerini süslüyor. Hayallerini gerçekleştirmede yılmayıp yoluna devam edenler; Google gibi, Segway gibi, şoförsüz otomobil gibi, tablet cihazları, Web 2.0, sosyal medya, nesnelerin interneti gibi paradigmasal dönüşümleri yaratabiliyor.

(Not: Evren kapalı bir sistem olduğundan, son tahlilde tüm icatların aslında birer keşif olduğunu unutmamak gerek)

Read Full Post »